Senden nefret ediyorum sevgili
Her yeni güne seni unutmak için duala başlıyorum..
Ve her günümü lanet ederek yatağımda kapatıyorum...
Lanet ediyorum...
Seni unutamadan beni yastığımla tekrar buluşturan güne,seni özleyerek geçirdiğim düne,bana bakarken göremediğim gülümseyen yüzünü hasretlememe lanet ediyorum...
Ve ne olursa olsun...
Seni tanıdığım güne lanet edemememe....
Lanetliyorum....
Seni hala deli gibi özlüyorum...Sinir oluyorum...
Hayatıma insanlar sokuyorum..Sevebileceğim insanlar olmasına özen gösteriyorum..Biliyorum seviliyorum..Biliyorum özleniyorum..Ama bu sefer iki kişilik yalnızlığımda yine durup durup sana yanıyorum..İki kişilik yalnızlığımda ,nefessiz kalıyorum..Ben sensiz boğuluyorum...Senden nefret ediyorummmmmm....
Bu sorunun cevabı bu değil oluyorum her seferinde,bu bakışın karşılığı bu değil,bu el böyle tutulmamalı ve bu telefon asla böyle açılmamalı..Deliriyorum..Biliyorum ,sonunda da delirtiyorum..Senden sonra hiçbir gideni özlemiyorum.Seni düşündüğüm yalnızlığımda mutlu olduğuma şaşırıp hatta, bu sefer kendimi parça parça etmek istiyorum..Ama...Ne sana,ne kendime kıyamıyorum..
Her gördüğümde seni arıyorum,her gördüğümde seni bulamıyorum,parçana bile rastlamıyorum ve bana ne yaptığını kestiremiyorum..
Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum...Beni kendine alıştırıp sonra korkmana,korkup kaçmana,kaçarken arkana bile bakamamana...Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum...Sevgine alıştırıp,bakışına dokundurup,omzunda uyuttuğun her huzurlu günden sonra, tüm güvensizliklerini bana bırakıp yaşama çalışmanda..Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum....Olmadığın bir şey missin gibi ortalıkta dolanırken, kandırdığın herkesin ardında kendini kandıramamana,kandırdığını sanmana,mutsuz olmak için verdiğin çabanı mutluluğunu korumak için göstermemene....Seni gördüğüm anda boğmak istiyorum sevgili...Artık sana saygı duymadığımı kabullenmişliğimi sana ,yüzüne,gözlerine söylerken seni boğmak istiyorum...Yaşadığın hayatta boğulmaktan beter olduğunu biliyorum belki,seni kurtarmak istiyorum....
Ve seni görüyorum..Yüzüne bile bakmıyorum..Bakarsam o gözlerin, beni ruhuna dolduracağına inanıyorum....Bakarsam o gözlerin de beni özlediğini göreceğimi biliyorum..Bakarsam o gözlere sadece bakarak kalamayacağımı kestiriyorum..Baktığım anda sarılıp özlediğim kokunu burnuma doldurduğumda,aylarca ayrılığın ardından sarıldığım anın büyüsüyle tekrar sana teslim olacağımı sürekli içimden tekrarlıyorum..Seni gördüğüm anda arkama bakmadan kaçıyorum..Yüzüne bile bakmıyorum...Bakamıyorum..
Sen benim gecemdin..Karanlık gecemde tek yoldaşım..Sen benim günümdün..Parlayan günümde tek tebessümüm..Sen benim dünümdün...Ağladığım her dünde saçımı okşayan sessiz...Sen benim inancımdın hayata...Yaptığın hatalarla ,bir kadına inancımı değil sadece,tüm evrene inancımı yitirdiğim.....Sen benim sevgimdin defalarca söylemekten üşenmediğim..Sen benim her şeyimdin, sevgisi ölçülmezimle kıyas ettiğim..
Ve ben senden nefret ediyorum sevgili...
.
Benim bir ‘sevgilim’ var biliyor musun??
Günümü dolduran,arayan soran,beni özleyen,beni bekleyen ,beni isteyen bir ‘sevgilim’..Düşünebiliyor musun??Senden başka birine ‘sevgilim ‘diyebileceğimi kestirebiliyor musun...??
Lanet ediyorum..İşte o yüzden senden nefret ediyorum.Ağzımdan ‘sevgilim ‘lafını artık çıkartamıyorum...Senden başka kimseye ‘sevgilim’ diye haykıramıyorum... Haykırmaktan ümidim kestim Fısıldayamıyorum..
O benim sevgilimse sen neyimdin??Mayın tarlalarının ortasında sesini duyduğum,ölümünden deli gibi korktuğum,adını her ağzıma aldığımda tanrıya yaklaştığımı bildiğim,günümü dolduran,dünüme tebessümletmeyi öğreten,anlamlardan anlam beğenip her değerimle seslendiğim sen...Kimdin..
Ben senden nefret diyorum sevgili......
Bu iki ruh,bedenlerine sarınıp bir daha asla aynı masanın iki karşı yakasında oturmayacaklar..Bu iki ruh,bedenlenen elleriyle sımsıkı tutuşup,karda ayak izlerini izlemeyecek artık..Ve bu iki ruh bir daha birbirini özlemeyecek sevgili..Özlemden sel olup ağlamayacak,özlemden içi yanmayacak,özlemle sarılıp,özlemden saldırmayacak birbirine..Kanatmayacak...Kapanmayacak yaralar açmayacak..Bu iki ruh artık bir olmayacak,bu iki ruh ancak ve sadece,birbirine yaşamda teğet geçecek iki ruhsuz olacak...
İlk göz göze geldiğimiz aynanın önünde durup saatlerce ,bu sefer seni unutmak için son duamı yapmak istiyorum...
Aynaya bakıyorum...
Seni unutmak için dua bile edemiyorum...
Ağlamıyorum...Senin için ağlamamaya yemin ettiğim günü hatırlıyorum..Yeminimi özenle bozmuyorum..
Aynaya bakıyorum..
Omzumun üstünde seni arayan gözlerimle karşılaşıyorum..Gözümü kaçırmıyorum..
Çığlıklıyorum..Sesimi ben bile duymuyorum..Ne dediğimi anlamıyorum..
Artık bu aynayı da görmek istemiyorum...
Kırıyorum paramparça..
Ben sıyrık sıyrık..
Kanayan yerlerime bile bakmıyorum..
Seni unutamadığım bir günün sonunda iç kanamadan öleceğimi biliyorum..
Ama ne zaman gömülürüm..??
Onu kestiremiyorum...
Her şey ne kadar garip ve yabancı... Sen ne kadar yabancı oldun?... Hani bir soru sormuştum sana: “ Bir gün, yanından geçerken merhaba bile diyemediğin bir yabancın olur muyum ? Hayır,diye kısa ve öz bir cevap vermiştin. Şimdi bu sorunun cevabı bile geçmiş zamanın tozlarına karıştı...
İnsanın içinde neşeli kır çiçekleri açtıran bir bahar günüydü. Aklım ve yüreğim sende idi...Elini tutabilir miyim diye sormuştum?Bir yabancı gibi ona da hayır demiştin.
Kaybedişlerim yüreğimin yanında aklımı da sana vermemle başladı. Kendimi her şeyimle sana adamam bir hata değildi. Ben seninle çoğalıyordum,şimdi eksildim, azaldım ve yalnızlaştım. Yine de vazgeçmedim yanında olmaktan... Aşktan çok sana sığındım “biz” olduğumuz günlere dönmek için...Sonra yaşadığım tüm savrulmalarım, acılarım, göz yaşlarım sana İNANAMAMAMIN bedelidir. Benden başka kimse bilemez bunu...
Şimdi yabancılığın yüreğimi kanatan bir öykü oldu. Ve bu öykünün içinde senden sonra yaşanan her güne yazılmış pişmanlıklar, gözyaşları, hatalar, duygular, en çok da VEFASIZLIK saklıdır. Şimdi yabancılığın beni oradan oraya savuran bir acı türküdür. Senin duymadığın, benim dilimden düşmeyen bir türkü...
Yokluğun bir yana,yabancılığın kanatıyor yüreğimi...